psikolojide böyle karaktere narsistik karakter denir. kişinin kendisine tapması aşık olması anlamına gelir. ciddi bir psikolojik hastalıktır. kişilik bozukluğu da denilir. neyse bu kadar kitap bilgisi verdikten sonra kendi gözlemlerimden ve araştırmalarımı sizlere anlatayım.
İlgilenenler bilir Pazarlama da ve halkla ilişkilerde bir deyim vardır. “insanın kendisini satması” işte bu mucizelerin yaptıkları da tamda budur. Attıkları her adım önemli, yaptıkları her şey mükemmel yaşadıkları her an özeldir :)
Hepimizin çevresinde az veya çok böyle minik kral ve kraliçeler
doluyken ne kadarını normal görmemiz gerekiyor ya da nasıl davranmak gerekiyor diye
düşünmeye başladığım vikipedin yardımını da almadım değil.. kitaplar, makaleler okuyup dost sohbetlerinden sonra genel ortak fikirleri birleştirip sizlere anlatmak istedim.
Çevremizdeki şehzade ve peri kızlarını analiz ettiğimizde
genelde bu insanların çevrelerini yoran, sıkan, karşısındaki insanın hayatını
çekilmez hale getiren karakterler olduğunu sezinledim.
Ne yazık ki böyle insanların son zamanlarda arttığını farkettim geçmişinde sevmeyi bilmeyen ve aşağılık duysunu tadmiş insanlarda bu rahatsızlık ortaya çıkıyor. böyle karakterler kendi
doğrularının dışında diğer insanların doğrularına tahammülleri yoktur, saygı
gösteremezler, küçük düşürmek için, ayıplamak için fırsat kollarlar ya da saygı göstermeyi deneseler bile bir noktada patlarlar J
Her insanın kendi
içinde kurduğu özel bir dünyası vardır. doğruları, yanlışları, duvarlar,
sınırları vardır. fakat eğosu yüksek insanların dünyaları gerçekten bambaşka
kendileri merkezdir en zoru da budur onlar için kendilerini o kadar sıkar ve yorarlar ki sonunda depresyon panik atak gibi derin rahatsızlıklarla karşılaştıklarını görürüz. eğosu yüksek olan insanların doktora depresyonda oldukları için gittikleri de bir gerçektir.
Yapılan tetkikler de bu hastalıkların genelde narsistik kişiliklerde olduğunu gözlemlenir. hayatlarında yer verdikleri insanlar onların ihtiyacını en iyi
şekilde tatmin edenlerdir. Bu kişiliklerin kendilerini koruma şekilleri de farklıdır öfke nöbetleri ile korkutup
sindiren eleştirilmeye dayanamayan kendi camdan duvarlarını yıkacak olan
tehlikeleri kendi öfke nöbetleriyle savurup uzaklaştıran yeteneklerdir. herhangi eleştiriyle karşılaştıklarında “boyum kısa, ama aklım
uzun” “kıroyum, ama para bende” gibi komik savunmalara geçerler. kendi fikirlerinin dışında başka fikirlere tahammulleri yoktur. eminim hepimizin aklına birileri gelmiştir. :)
Çevremizdeki bu insanlara nasıl davranmalıyız bu insanlarla yaşamımız nasıl devam ettirmeliyiz öncelikle iyi bir sinir sistemine sahip olmak gereklidir. :) kendimiz yıpratmadan hırpalatma'dan ya da onları üzüp hırpalamadan gerçekleri nasıl kabul ettirmeliyiz. hani derler ya tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır tatlı tatlı kırmadan tedaviye ihtiyaçları olduklarına
inandırmak lazım.
Böyle insanların size güven duymasını sağlamalı şaşırtmadan onlara güven vermek gerekir
ama kendi kişiliğinizden ödün vermemek de lazım o ince çizgiyi çok iyi belirleyip
sınırları geçmemelerini sağlamayı başarmalıyız.
Narsist kişiliklerle dertleriniz paylaşmayın
anlamalarını beklemeyin hatta can sıkıcı konuları konuşmamaya özen
göstermeliyiz. çünkü kendi canları yanmadıkca karşısındakini anlamaları zordur kafa yormazlar. şimdilik benden bu kadar sevmek ayrı bir duygudur böyle arkadaşlarımız bırakmak yerine onlarla mesafeyi koruyup hayatınıza girmelerini engellemeliyiz ve kendi keyfimize bakmalıyız onlar önemliyse bizde önemliyiz unutmamak gerekir :)
Bir küçük tavsiyede benden tabi eğer hiç
narsist özellikleriniz yoksa biraz imrenip de sizde küçük özelliklerini
kendinize örnek alabilirsiniz çoğu zarar ama azıda karar derler büyükler. :)
EGOZSUZ ÖZGÜR KEYİFLİ ZAMANLAR DİLEĞİYLE
görüşürüz. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder