22 Aralık 2014 Pazartesi

DÜĞÜMLERE ÜFLEYEN KADINLAR

selamlar saygılar efendim yine uzun zamandır ayrı kalmışım blogumdan ve sizlerden, aslında ara ara neler paylaşsam diye düşünmedim değil çokta biriktirdiklerim var paylaşmak istediğim ama şimdi kendimi o kadarda hazır hissetmiyorum umarım bir gün sizlere büyük bir keyifle anlatacağım o  zamanı gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum... 

bu gece sizlerin karşısına keyif alarak okuduğum yeni bir kitapla çıkmak istedim...


 bundan sonra kendime hedef belirledim en kötü ihtimalle ayda bir kitap okuyacağıma söz verdim kendime, okumanın beni dinlendirdiğini ve deşarj ettiğini düşünürsek ay da bir olması biraz az gibi ama yoğun iş hayatı ve iş dışındaki sorumluluklar bir ay da bir kitap okumama neden oluyor sizinle aklımda kalan okuduğum kitapları da paylaşmayı ihmal etmeyeceğim ama sıcak kan olarak her akşam evde bir hevesle gelip sayfalarını heyecanla açtığım kitabı tanıtayım ben, okuduklarımı 
 paylaşmaktan büyük keyif alacağım minik altılarla süslediğim yazım umarım ilginizi çeker ve sizlerde okumak için neden bulursunuz kendinize...

bu ayın şanslı kitabı "DÜĞÜMLERE ÜFLEYEN KADINLAR" kitabın içeriğiyle giriş yapmak istiyorum ilginç bir başlangıç bence.....

" çünkü bir erkek bir kadının nefesi kadar"


" de ki: tüm yarattıklarının, bastırılmış dürtülerin, nefesleri kışkırtan cazibenin(neffasati fi'l-u'gad düğümlere üfleyen kadınların) şerrinden ve kıskançlık ateşiyle yanıp duran hasetçinin şerrinden, yarılarak ortaya çıkanın rabbine sığınırım"

 felak süresi, 1-5

Erkeklere kadınları nasıl sevmeleri gerektiğini anlatan ve dahası bir kadının kırılan kalbinin acısını hafifletmek için neler yapabileceğini sunan kitap acıların hiç dinmediği yer olan Ortadoğuda geçiyor. bir kadının kalbini fena halde kırmış bir adam... ve o adamı öldürmek için çölü geçmeyi göze almış dört kadın....


            kel kadın " nereye gidiyoruz?" diye soruyor. yaşlı " güneye" diyor. kel kadın kızgın, ısrar ediyor:

"ne kadar güneye?"

yaşlı kadın cevap veriyor:

"epey!"

oysa ben biraz önce istanbul'a gidiyordum. şimdi ise hayatımın en muhteşem ve en korkunç yolculuğuna çıkıyorum. hikayenin nasıl başladığını hatırlıyorum ve bugün bile inanamıyorum...

          çok sevdim bu kitabı ece temelkuran'ın kaleminden harika bir kitap okudukça içine çekiyor okuyucuyu okumanız tavsiye ediyorum....

















" bu gece bütün kandilleri yaktırdım yabancı. alev alev görünsün gözüne uzaktan sarayın pencereleri. acı bilgi: benim gibi bir kraliçenin varlığını hayal edecek denli engin olmaz senin rüyanın denizi. yazık ki ben sana hazırlıklıyım. ah besbelli! senin cehaletin benim gafletim olacak.


şarap kanımın yerini alıyor yabancı. kızıl, ağır hülya bastırıyor göğsüme. hikayemi sana anlatmak için parmaklarımla parçalıyorum, avucumla eğiriyorum, gümüş kelimeler ile örüyorum."

  devamı kitabın derinliklerinde gizli iyi dinlenceler sevgilerle görüşmek üzere....




Hiç yorum yok: